Bu olsa olsa şehirle “sessiz” konuşma olur. Ben de İskilip ile sessiz konuşmaya çalıştım. Her adım attığımda; bu ilçenin, ülkede özünü koruyan nadir ilçelerden biri olduğuna kanaat getirdim.
Bir şehir kısa sürede nasıl tanınır? Bu mümkün değil. Benim gibi, şehirde belli bir süre kalanlar ya resmi bir kuruma gidip ön bir bilgi alır ya da çay ocaklarında vatandaşlar ile konuşur.
Elbette bu “bilimsel” bir çalışma olamaz. Sosyolojik çalışma hiç olamaz. Bu olsa olsa şehirle “sessiz” konuşma olur. Ben de İskilip ile sessiz konuşmaya çalıştım.
Her adım attığımda; bu ilçenin, ülkede özünü koruyan nadir ilçelerden biri olduğuna kanaat getirdim.
Elbette teknoloji çok şeye tesir ediyor. Bundan dolayı mimari başta olmak üzere bazı alet ve edevatlar tarihe karışıyor. Bunlar hayatımızdan çıktıktan sonra yeni nesillere bu bilgileri aktarmak, nerelerden nereye geldiğimizi görmemize yarayacaktır.
Rastladığım vatandaşlara öncelikle tepelerin ismini sordum. Bir anda üç isim ortaya çıktı. Bunlar Yivlik Tepesi, Çağıl Tepesi ve Koç Kayası. Umarım aldığım notlarda bir harf hatası yoktur.
Bir vatandaş, Yivlik Tepesi’nden gelen suyun değerinden bahsetti. O kadar kısa sürede Yivlik’ten gelen suyu bulamazdım. Sadece bilgileri not ediyordum. Başka bir vatandaş Çağıl Tepesi’nden gelen suyun soğuk olduğunu söyledi. Koç Kayası ile ilgili isminden başka bir bilgiye ulaşamadım. Ancak uzun süre kalabilseydim belki ona ait de bir bilgisi, bir hatıra veya halk arasında bir rivayet olabilirdi.
Zaten bu tepeler ile kale şehrin tabii koruyucuları gibi. Tahminim odur ki görev yapan memurlar haricinde şehre dışarıdan gelip yerleşen yok denecek kadar az olabilir. Yani bir açıdan “Aslını koruyan şehir” de diyebiliriz.
İskilip Kalesi civarında bulunan haneler varmış. Zamanla azaldı diyorlar. İlçe için konuşanlar kendi bilgileri dâhilinde anlatmaya çalışıyorlar. Ebussuud Efendi önemli bir zât. Tabii İskilipli Atıf Hoca da…
Bundan 60 sene önce ilkokula giderken elektriksiz bir dünyada yaşıyordum. Ordulu olduğum için Samsun ve Giresun illerinin ilçelerine daha çok vakıftık. Tokat ve Sivas da komşumuzdu ama oralarla ilgili bildiğimiz birkaç ilçe ancak vardı. Çorum ilinin ilk duyduğum ilçesi İskilip olmuştu. Bu bilgiyi öğrendikten 55 sene sonra İskilip’e gidip hatta bir gece de konaklayacağım hiç aklıma gelmezdi.
Çorum’un bütün ilçelerini görmüş, Karadeniz’in 141 ilçesini dolaşmış biri olarak aklımda en çok yer eden ilçelerden biri İskilip… Tarihin ötesinden beri özünü koruyarak günümüze ulaşmış.
Bu arada İskilip’e ait bazı coğrafi işaretli mamullere ulaştım. Ancak bunu başka bir yazı konusu olarak kullanmak istiyorum. Şimdilik elimdeki bilgilerden bu kadarını yazacak kadar yerimiz var.
Şehri dolaştım kendimce. Yani şehirle yarenlik ettik sessizce. Biliyor musunuz sessiz konuşulunca daha çok şey öğreniyorsunuz. Sessiz konuşmanın merkezi gönül… Kelimeler bazen kuru kalabalıklık yapıyor. Ancak, harfsiz ve kelimesiz konuşmak ise zor bir şey...
İskilip bana çok şey söyledi. Hepsi de kulağımda. Çoğu da aramızda kalacak. Malum bazen ifşa edilen bilgiler sır olmaktan çıkıyor. Sonunda dile düşüyor. Dile düşeceğine gönülde kalması daha güzel değil mi?
Merek etme İskilip! Bazı şeyler aramızda kalacak! Sen kendin gibi olmaya bak. Aldırma denilen her lafa. Çünkü senin şerefli bir geçmişin var. Her konuşan, her şeyi anlatamaz. Çok laf yalansız olmaz. Biz sadece başkalarının da gördüklerini yazarız.
Her ne kadar bazen ipucu verecek olsak da asıl sırrımız içimizde saklı kalacak.
Zeki Ordu