HIRTARIŞ ÜZÜMÜ
Hani, “ben söyleyenin yalancısıyım” diye bir söz var ya; şimdi benim yazdıklarım da o misal olacak.
Bugün tanıştığım bir vatandaş ile sohbet ederken konu ilçemizde bulunan bazı meyvelerin isimlerine geldi. Ben ona bir üzüm tarif ederken, o da “Biz ona hırtarış deriz” dedi. Ben de çocukluğuma gittim bir an.
Ben Ordu ilinin Perşembe ilçesi Okçulu köyü Dereköy Mahallesi Sahil Mevkii’nde ikamet eden bir çocuktum o zamanlar. Her ne kadar köylerin adı mahalle olsa da ben bildiğim gibi yazacağım. Köyümüzün adı Okçulu idi.
Bahçelerimizde ata tohumu meyvelerimiz olurdu. Bütün köyde neredeyse her meyveden bulunurdu. Olmayan olandan temin etme şansına sahipti.
Bizim bahçemizde ise; elma, dut, erik, incir, kiraz, taflan (karayemiş) ve üzüm gibi meyveler olurdu. Uzak bahçeler armut ve kestane de olurdu.
Üzüm iki türdü. Biri misket gibi yuvarlak, siyah renkli, kabuğundan ayrılabilen (isteyen kabuğu ile de yiyebilir), tatlı bir türdü ve biz bu üzüme “Muhacir üzümü” derdik. Yaprağından sarma da yapılırdı.
Diğeri kuş yumurtası şeklinde ve büyüklüğünde, kabuğu sert, ekşimtırak bir tadı olan, kokusuz bir üzüm türü idi ki bu türe de “Acı parmak üzümü” derdik.
İşte bu acı parmak üzümünü tarif ederken yanımdaki vatandaş biz ona “hırtarş” deriz dedi.
Hırtarış ile acı parmak arasında ses benzerliği bile yok. İki tür arasındaki mesafe ise kuş uçumu 30 km ancak var. Böyle yakın bir coğrafyada çok farklı isimler taşıması başka şeylerde de görülen şeyler. Ancak bu iki ismin kaybolmaması için konuyu kaleme almayı uygun buldum.
Kısaca “hırtarş” da “Acı parmak” da en azından kelime olarak yarınlara ulaşsın.
Vermiş olduğu bilgiden dolayı İlyas Akdaş Beyefendiye teşekkür ederim.